13 Ocak 2012 Cuma

SİZ HİÇ DARBELERDE CAN VERDİNİZ Mİ?


12 Eylül askeri darbesini yapan generallere ilişkin hazırlanan iddianameyi özel yetkili ağır ceza mahkemesi kabul etti. Yani 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri darbenin suç olduğuna hukuken karar verilmiş oldu. Şimdi sözde darbe suçluları, Kenan Evren ve Tahsin Şahin kaya birinci dereceden sanık olarak yargılanacaklar.

Burada benim için önemli olan 32 yıl sonra ilk kez bir mahkemenin hukuken 12 Eylül askeri darbesini bir suç olarak kabul etmesidir. Darbe yapılarak suç işlenmiştir.   Diğer bir ifade ile 12 Askeri darbesi artık suç kapsamına girmiştir.

Peki, bu suçu işleyenlerin, suçlu diye yargıladıkları ve değişik cezalara çarptırdıkları insanların durumu ne olacak? Yüzbinlerce insan 12 Eylül darbenin kuruduğu özel askeri mahkemelerde, yargılanarak, değişik cezalara çarptırıldılar.

Akademisyenler, öğrenciler, işçiler, sendikacılar, öğretmenler, askerler, polisler vb. değişik alanlardan yüzbinlerde insan askeri mahkemelerde sanık oldular. İşkence altında alınan ifadelerle suçlar yaratıldı, bu suçlara suçlular bulundu. Genç yaşlarında binlerce insan askeri mahkemelerle, işkencelerle, tutsaklıkla ve ölümle tanıştı. Daha yaşama yeni adım atmışken kendilerini askeri yargıçların önünde bulan genç öğrencilerin yaşamları alt üst oldu. Cezaevlerinde dayakla hızlı büyümek zorunda kaldılar. Anlarca yılın, idam cezasının yaptırımı altında yıllar geçirdiler. Yaşamadan erken yaşlandılar. Sırtlarında ki ağır yükü daha çocuk yaşlarında taşımak zorunda kaldılar.

12 Eylül darbesi suç ise, bu suçun mağdurlarının sırtlarına zorla kazınan onaylanmış hapis cezaları ne olacak?

Ya cezaevlerinde yatılan yılların bedeli?

Ya kaybedilen gençlik, yaşanan insanlık dışı işkenceler?

Diyelim ki iki eski general yargılandı, bir tarihsel vahşet sürecinin sonuçları ortadan kaldırıla bilecek mi?

 Ya yaşamın ilk adımında yıkılan umutlar?

Ya idam sehpalarında can veren arkadaşlarımız? Geri verebilecekler mi canlarımızı? 17 yaşında idam sehpasını tanımak zorunda kalan Erdal Eren’in acısını silebilecek mi yüreklerimizden?

Ya yaralı olarak yakalanan Serdarı, 3-4 mahkemede alelacele sözde yargılayıp, 72 gün sonra idam eden mahkemelerin katil yargıçları ne olacak?

Sizin hiç darbelerden canınız yandı mı?

Siz hiç darbelerde yaşam verdiniz mi?

Siz hiç hızlıca büyüyüp, yaşlandınız mı?

Sizin hiç yanınızdan arkadaşınızı götürüp, astılar mı?

Sizin umutlarınız, daha on yedisine girmeden, parçalanırcasına, elinizden sökülüp alındı mı?

Bu sözde yargılamalar asla ve asla 12 Eylül faşist askeri darbesi ile hesaplaşma olamaz.

Hesaplaşma, tüm sonuçlarıyla bir tarihsel vahşet sürecinin mahkûm edilmesiyle ancak mümkündür.

Tüm 12 Eylül askeri mahkemelerin yargılamaları ve kararları, sonuçlarıyla birlikte, yok hükmünde sayılmalıdır.

12 Eylül askeri darbesi halka karşı işlenmiş insan suçu olarak kabul edilmelidir.

İadeyi itibarlar hukuk önünde yapılmalıdır.

Devlet 12 Eylül askeri darbesi ile mağduriyetler yaşayan, yaşam veren, can kaybeden, yıllarını tutsaklıkta geçiren herkese tazminat ödemelidir.

Göstermelik mahkemelerle, 90 yaşına gelmiş iki generalin sözde mahkemelere çıkartılmasıyla darbe hesaplaşması olmaz. Bir dönemin yargılanarak, mahkûm edilmesidir, hesaplaşmadan anlaşılması gereken.

Bizler can kaybederken, yaşam verirken seyredenlerin bu hesaplaşmayı yapamayacakları da açıktır.

Bu hesaplaşmayı biz yapacağız…

Devrimci demokratlar yapacaktır.

Halk yapacaktır.