3 Ağustos 2009 Pazartesi

SOLUN SORUNU -3-

Sosyalizm neden yenildi…

Yıllardır tartışılır bu sorun… Sovyetlerin yıkılmasıyla, sosyalist ülkelerin birer birer çözülmesi ve bir bütün olarak sosyalist hareketin dünya ölçeğinde gerilemesinin nedenleri anlarca yıldır değişik çevrelerce tartışılmaktadır. Sosyalistleri dumura uğratan bu gelişmenin nedenleri değişik perspektiflerle açıklanmaya çalışılarak kendilerine yeni yol haritası oluşturmaya çalışıyorlar…

Diğer benzer çabada 12 eylül askeri darbesi ile yaşanan yenilginin nedenlerini açıklama telaşında görünmektedir. Yaygın yaklaşım sosyalizm yenildiği için, yenilmek kaçınılmazdı şeklinde biçimlendirilmekte ve öznel zaafların ve yerel gelişmelerin ötesinde, soruna genelin kaçınılmazlığı olarak yaklaşılmaktadır. Ne yaparsak yapalım yenilecektik. Sosyalizmin dünya ölçeğinde yenildiği bir konjonktürde bizim başarılı olmamız kaçınılmazdı… Peki sosyalizm neden yenildi, Batı uygarlığının gelişimi ve etkisi karşısında alternatif oluşturamadı ve bu etkinin ağırlaşması üzerine de yenildi… Burada batı uygarlığı tanımında ki kasıt, kapitalizmin gelişmesi ve kuşatması karşısında direneme di demek anlamında ki, buda alternatifi olduğu güçe yenildiğini söylemektir… Diğer bir ifade ile sosyalizm teorisi fiyaskoydu …Proletarya diktatörlüğü getirimi temelsiz, psikolojik bir getirimdi demektir. Sınıf savaşımı bir uygarlığı değiştirmek için yeterli bir zemin oluşturmamaktadır. Egemen sistemde var olan sınıflar arası bu çatışma devrimci biz değişimi sağlayacak keskinlikte ve nitelikte değildi. Bu karşın sosyalizm teorisi bu çatışma üzerine kurulmuş bir sistemdi, iflas etti…

Tüm bu getirimler ile yenilginin nedenlerini bir parça aralamak mümkün gibi görünmekte ise de yeterli olduğunu söylemek pek mantıklı gibi görünmemektedir. Böylesi bir getirim arkasından kapitalizmin sonsuzluğunu getirir ki buda eşyanın tabiatına aykırıdır.
Kapitalizmim can çekişmediği, hasta yatağında yüzlerce yıldır kıvranmadığı, yaşanan süreçle ortaya çıkmıştır. Bu doğru. İkincisi kapitalizm kendisini yenilemiştir. Buda doğru. Kapitalizmin kendini yenilemesi tüm ezberleri bozmuştur. Buda doğru. Peki, kapitaliz kendisini sürekli yeniliyorsa, kendinden önce yaşanan uygarlıkların egemen güçlerinin yapamadığını yapıp, her yeni döneme kendisini uyarlayabiliyor ve her yeni dönemden kendisine besleyici pek çok şey bulabiliyorsa bu tam anlamıyla bir sonsuzluk demek değimlidir? Hele ki bu durum karşısında çaresizce sosyalizm hedefinden kopan güçlerin demokrasi mücadelesine sımsıkı sarılmaları ile, kapitalizmin sorunlarını sahiplenerek çözüm perspektifine ortak olmaları durumu da eklenince, “çok yaşa kapitalim” demekten başka bize ne kalacaktır. Kapitalizmin sistem içinde ki sorunlarını çözmesine katkı sunmak, kapitalizmin gelişimi ve değişimi karşısında duran, yıpratan sorunlarında aşılması noktasında, daha bir sonsuzlaşabileceği gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

Kürt sorunu kapitalizmin bir sorunudur ve çözümünü bizler istemekteyiz. Demokratik bir eksende çözüldü. Kürtler sistemle barıştı, zaten hakları olan kinlikleriyle yaşama olanağını elde ettiler. Bu ne anlamla gelmektedir; kapitalizm kendisini yıpratan, gelişimi ve değişimi önündeki en önemli sorunu çözmüş ve kendi önünü açmış demektir. Ver elini daha iyi bir kapitalizmmm…

Etnik dinamiklerin sistemsel bazda bir değişimin çelişkisi olmadığı açıktır. Bu durum karsının etnik sorunların sisteme karşı mücadelede dinamizm oluşturduğunu söylemek, bu eksende mücadele etmek ve bu mücadeleyi sosyalizm için mücadele olarak tanımlamak pek mümkün görünmemektedir.

Demokrasi eklentili her mücadele, kaçılmaz olarak sistem içi bir kazanımı diğer bir ifadeyle, kapitalizme ait olan sorunların çözümünde misyon üstlenmeyi içermektedir. Daha rahat, daha sorunsuz, daha insancıl kapitalizm… Kapitalizm de daha insancıl olması gerektiğini anlamış durumdadır ve eski hoyratlıklarını dizginlemiş durumdadır. Daha çok karın daha acımasızlıkta değil daha çok gelişmişlikte olduğunun anlamış olmalı ki artık başka bir kapitalizm örgüsüne yönelmektedir.

Teknolojik gelişimler, bilişim dünyasında ki gelişimler kapitalizmim bu sürecini nasıl etkileyecektir. Bu gelişimler kapitalimden bağımsız mı gelişmektedir veya bu gelişimlerin finansörü kapitalizm değimlidir? Bu teknolojik gelişmelerde kazanan kapitalizdir. Bu teknolojik gelişmelere para yatıran yine kapitalizmdir. Atom enerjisi, nükleer enerji, hidrojen enerjisi, dijital iletişim vb. tüm bu teknolojik gelişmeler kapitalizmin parasını harcadığı ve gelirini kendi sermayesine kattığı gelişmelerdir. Bu gelişen sürecin içinde gelişecek olan ve gelişen üretici güçler, sınıfsal olarak kapitalizm ile çatışacak ve onu devirecek keskinlikte ve potansiyelde olabilecekler midir? Bir mühendisler kızıl ordusu kapitalizme karşı bayrak bayrak savaşabilecek midir? Yoksa onlarda kendi varlıklarını, içinden çıkıp geliştikleri kapitalime mi borçlu olacaklar? Kapitalizm dünün işçi sınıfı yerini, mühendislerin aldığı bir sistem mi planlamaktadır? Üretici güçlerin gelişmesi kapitalizmi yıkacak mıdır? İşçi sınıfı temel üretici güç olarak tarihsel süreçte yerini aldığı dönemde bunu başaramamışken, mühendisler başarabilecek midir? Bilemiyoruz…

Ancak artık yenilmek istemiyoruz.
Başkalarının kazanımlarını kendimize zafer olarak ilan edip, aldatıcı mutluluklarda yaşamak istemiyoruz…
Peki, biz ne istiyoruz?
Onu da bilmiyoruz.
Ezberimiz yerlebir.

Öner ÖDEMİŞ 03/08/2009
oner.odemis@hotmail.com