12 Ocak 2012 Perşembe

CHP DE DEĞİŞİM SANCISI

Son günlerde hemen herkes yine  'CHP de neler oluyor' sorusuna çok doğal olarak yanıt arıyor. Önder Sav ve Deniz Baykal’ın Tüzük kurultayı için imza toplama girişimleri ile başlayan ve ciddi bir hesaplaşma sinyali veren gelişmeler CHP’den bir biçimde beklentide bulunan veya kendi gelişimini CHP’nin yıpratılmasına bağlayan kesimlerce dikkatlice izleniyor. CHP de gerçekte neler oluyor sorusu olanca yakıcılığı ile öne çıkıyor.

CHP tarihinde ilk kez ciddi boyutlu bir değişim sancısı yaşıyor. Zaman değişirken, dünya değişirken, Türkiye ve sorunları değişirken, insan değişirken CHP’nin değişmeden, zamanın üzerinde durması mümkün değildi. CHP gibi Türkiye’nin en eski ve köklü bir partisinin bu değişimi, gecikmelide olsa yaşaması kaçınılmazdı. Kaçınılmaz olan yaşandı ve değişime direnenler bir biçimde partinin etkin alanlarının dışına çıkartılarak önemli bir adım atıldı.

Eski söylemler ve politikalar yeterli olsaydı, halkta karşılık bulur ve CHP’yi iktidara taşırdı. Ancak CHP, 30 yılı aşkın bir süredir iktidar olamadığı gibi olmadı. %20’li oyların ötesine bir türlü geçemedi. Neredeyse ana muhalefetin kadrolu partisi haline geldi.. Bir tıkanma, bir açmaz ve bir gerileme kendini dayattı. Dünya ve Türkiye değişirken CHP’nin ve İlkelerinin değişememesi diye bir şey söz konusu olamazdı. Her şey yeniden yorumlanmalı ve siyasal biçimleniş, yaşanan konjonktüre denk düşecek bir biçimde yeniden açımlanmalıydı.

Değişemeyen asla gelişemez. Gelişmenin, etkin ve belirleyici olmanın temel kriteri, yaşamın değişim dinamiğine uyum sağlayabilmektir. Eskiyenler, eskidikleri yerde bırakılarak, yeninin bir biçimde egemen olması ve yaşamı kucaklaması sağlanmalıydı. Eski genel başkan Baykal’ın ”Hakiki Koç” benzetmesiyle “Yeni CHP” söylemini sulandırma çabasına karşılık, değişim ve yenilenme CHP’nin kaçınılmaz bir ihtiyacı olarak kendini dayatmıştır.

Cumhuriyetin ilk günlerinden bu güne, Türkiye’nin her değişim sürecinde CHP, bir biçimde hep var olmuştur. Bu günde var olma çabasındadır. Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretemeyen, sorunları görmezden gelen, kendini kıskaçlar altında tutan bir CHP’nin yaşamın dinamiği içerisinde aktif olarak yer alamayacağı açıktır. CHP’siz bir toplumsal barış mümkün müdür? CHP’siz bir demokratikleşme mümkün müdür? Özellikle de sosyalist solun yıkıntı halinde olduğu süreçte Reformist sol rolü, tarihsel olarak CHP’nin sırtındadır.

Gericiliğin kuşatması ve yaşamın her alanını belirleyecek bir yaygınlığa ulaşması, CHP için artık kaçınılmaz nokta olmuştur. Özgür bir ülkede yaşama kaygısı taşıyan hemen her kesim bir biçimiyle CHP’ye ilişkin bir beklenti geliştirmiştir. CHP’nin bu toplumsal beklentiye yanıt verebilmesi, öncelikle ittihatçılık kalıntılarından kendisini kurtarmasıyla ilk kez ciddi bir ivme kazanmıştır. Bunu görmek ve gerekliliklerini yapmak zorundadır. Reformist sol bir programı Türkiye’nin önüne koymalıdır.

Seçim sürecinde CHP yöneticileri tarafından ortaya konan politik söylem bu yönde önemli adımlar içermektedir. Bu söylemler geliştirilerek iktidar programı haline dönüştürülmelidir. İktidar hedeflemesinde Türkiye’nin önemli sorunlarına nasıl baktığını açık bir dille ifade etmeli ve hedefler bildirgesi halinde halka sunmalıdır.

Yeni CHP gerçekten yeni olmalı ve bu yeniliğini yaşamın tüm alanlarında hissettirmelidir. Her yeni bir ihtiyaçtan doğar. Eski olan artık yetersizleşmiş ve taşıyıcı olma niteliğini kaybetmiştir. Kelimenin gerçek anlamıyla yaşama denk düşemeyerek, eskimiştir. Eskide inat, tutarlılık değildir. Tam tersi, eskide inat, yaşamda tutarsızlıktır. Yaşama denk düşmeyen eskinin, zorla ikame edilmesine çalışmaktır. Bununda başarı şansı asla yoktur. Yeni devrimcidir. Eski karşı devrimcidir. Yeninin karşısında direnendir. Yeni, yeni olduğunu yaşamın tüm alanlarında göstererek, kendini koymalıdır. O zaman kabul görendir, o zaman yalnızca yeni olmaktan çıkıp, pratikte kendisini gerçekler ve yaşamın kendisi haline dönüşür.

Bu anlamıyla yenileşme atılımı her zaman ilericidir ve cesaretlendirilmeli, yanında yer alınmalıdır. Eskiye kafa tutan ve statükonun ötesinde bir çözümün var olduğunu ortaya koyan her yeni, başarıya atılmış önemli bir adımdır. Salt kavramsal olmaktan öteye gidemeyen 'yeni', bir hiçtir ve sonu hüsrandır.

Eskinin yeni ile mücadelesinin tarihin her döneminde olmuştur. Eski, yeniyi kabullenmekte zorlanmış ve ihtiyaç olmadığı noktasında ayak diretmiştir. Buda eşyanın tabiatı gereğidir. Çünkü yeninin var olduğu her alanda eski yok olacaktır. Bu kaçınılmazlık eskide var olanları dirence iter.

Yeni CHP bu anlamıyla Türkiye açısından çok önemlidir. Kucaklayıcı, kapsayıcı ve gerçekten demokratik bir CHP, Türkiye’nin onlarca yıllık birikmiş yaşamsal sorunlarının çözümünde vazgeçilmezdir. CHP’siz ne Kürt sorunu çözülebilir ne demokratikleşme sağlanabilir. Gericiliğin geriletilmesinde ve İrticanın siyasal iktidardan uzaklaştırılmasında, çağdaş demokrasinin ilkeleriyle donanmış yeni CHP, çok daha önemli bir misyona sahiptir.

Politika gerçeklerle yapılır. Yaşamın dayatan gerçeklerini dikkate almaksızın, duygusal reflekslerle belirlenen tavırlar, kaçınılmaz olarak siyasal alanda yenilgiyi getirir. Duygusal değerlerimizi bir tarafta canlı tutarken, yaşamı bir ucundan yakalamayı becermeliyiz. Yaşamın dinamizmi, başarıda bunu zorunlu kılar.

Aklın Solu birdir ve Sol yaşamsaldır.

Vazgeçemeyiz…