23 Ocak 2012 Pazartesi

CEMAAT FAŞİZMİ



Referandum ve genel seçimler öncesinde bu konuya dikkat çekmiş ve süreç sivil bir baskı sürecine doğru hızla gitmektedir, demiştim ve özellikle kendisini solda tanımlayan yapıları uyarmaya çalışmıştım.

Ülkemizde ki her baskıcı süreç, esas olarak kime karşı geliştirilirse geliştirilsin kesinlikle bir biçimde sola yönelir. Bu güne kadar hep böyle oldu. Bu gün de olan bundan farklı bir şey değil.

Devrimci Karargah örgütü adı altında SDP yönelik yapılan operasyonla, KCK ve Halkevlerine yönelik operasyonlar, bundan sonraki süreçte sol yapılanmaların her fırsatta hedef olacağını göstermektedir. Bu sistemin hiçbir muhalefete tahammülü yoktur. Bir yandan göstermelik demokrasi söylemleri ortalıkta uçuşurken, diğer taraftan gece yarısı operasyonlarıyla, yasal sol partiler illegal örgüt muamelesine tabii tutulmakta ve teşhir edilmeye çalışılmaktadır. Onlarca insan eşyanın tabiatına ters bir iddia ile tutuklanarak içeri atılmaktadır.

Ergenekonvari bir biçimde ortaya çıkartılan Devrimci Karargâh adlı örgüt, artık tüm yasal sol siyasi yapıların bir biçimde tehdit unsuru olarak kullanılacak ve olmayan illegal yapılanma bağlantısı böylelikle kurularak hukuksal bir al yapı oluşturulmuş olacaktır.

Bu güne kadar tek bir kişinin bile ceza almadığı, tarihsel bir sürece sahip olmayan, ideolojik olarak yeni ve sürece denk düşen hiçbir şey söylemeyen bir yapılanma olarak karşımıza çıkan Devrimci karargah isimli yapı hakkında çok fazla şey bilemiyoruz. Ancak onlarca yıllık birikim ve tecrübe sahibi devrimci yapıların bile var olmakta zorlandığı, bir biçimde yasal zeminde mücadele olanağı yakalamaya çalıştı mevcut düzlemde, dün söylenilenden farlı yeni bir şey söylemeyen, yöntem önermeyen bir yapının oluşturulmaya çalışılmasını anlamak gerçekten zor. Bu yapıyı, kimi bilgileri daha netleştikçe ele almak üzere şimdilik beklemek gerekmektedir.

Burada dikkat çekilmesi gereken, sistemin geldiği noktadır. Faşizm, siyasal olduğu kadar sosyolojikte bir olgudur. Toplumsal yaşama farklı yöntemlerle girerek bir biçimde egemen olan ve bütün bir toplum yaşamını belirleyen bir yönetme biçimi olarak karşımıza çıkar. Baskı ve zor değişik biçimlerde topluma dayatılarak egemenlik sağlanır. Muhalefet susturulurken, alternatif yapılar dağıtılarak, topluma yeni bir ideolojik enjeksiyon uygulanır.

Faşizmi biz alışılageldik tanımlarla aradık. Yani tekelci sermayenin en kanlı, en baskıcı en saldırgan iktidarıdır biçimde,50 yılı aşkın bir süredir tanımlıyoruz. Emperyalizm ve kapitalizm kendini yenilerken biz yine bu tanıma sadık kalıyoruz. Ve en’leri arayarak tahlillerde bulunmaya çalışıyoruz.. Her şey değişirken, bir yönetme biçimi olan faşizmin de değişmesi kaçınılmazdır. Askeri faşizmlerde değişen biçimsel olarak çok fazla bir şey olmaz iken, aşağıdan yukarıya doğru geliştirilen faşizmin, ana unsurlarının değişmesi kaçınılmazdır. Asıl amaç aynıdır; tüm muhalefet güçlerini yok ederek, sistemin kurumlarını ele geçirerek, toplumsal yaşamı kuşatmak.

Bu gün cemaat adı altında yapılan örgütlenme ve sistemin kuşatılması, post modern bir faşizmdir. Faşizm tanımlamasını çok net olarak yapmak gerekir. Örgütlenmesi, hedefi ve hedefe ulaşacak unsurları olan bir yapı, toplumsal yaşamı, siyasa ve sosyal olarak belirlemektedir.

Bu cemaat faşizmidir.

Artık adını koymamız gerek…