Cemaat korkusu…
Bu korku son yıllarda artan bir
hızla her alanda yayılıyor. Toplumun önemli bir kesiminde, değişik boyutlarıyla
yaşanan ve bir biçimde siyasal duruşu etkileyen bir korkudur. Özel yetkili
mahkemelerin günü birlik operasyonlarıyla korku dalgası estirilmeye
çalışılıyor. Hemen her kesime bir biçimde bulaştırılan operasyonlarla, yeni
yeni örgütler oluşturularak bütün bir tolum terörist ilan edilmeye, özel
dinlemeler ve takiplerle kuşkucu, kaygılı bir yaşam dayatılıyor. Tüm bunlar
yapılırken de ileri demokrasi kavramı dilden düşürülmüyor.
İleri demokrasi ve özgürlük var
ise, iktidar ve cemaat çevresi içindir. Toplum sindirilirken, onlar özgürleşmiştir,
pervasızlaşmıştır, saldırganlaşmıştır. Kıyıda köşede gizlenerek semizleştirilen
unsurlar, Anayasa Mahkemesi üyeliğine ve Yüksek Hakim ve Savcılar kuruluna
taşınmaya başlanmıştır. Bürokrasi, AKP’nin 10 yıllık iktidar sürecinde zaten
bütünüyle ele geçirilmiştir. Son düzenlemelerle de yargı ve yargıya dair
kurumlarda da kapılar aralanınca AKP, özgürleşmiş ve kendi dışındakilere
yönelik baskı ve tehditlerinde pervasızlaşmıştır.
Korku toplumunda demokrasi olmaz.
Öncelikle bu korku cenderesi kırılmalıdır ve bu iktidardan kurtulmak üzere
harekete geçilmelidir. Kafa vurarak, duvar yıkılmaz. Çözüm ortaklığına
gidilmelidir. Tüm demokrasi güçleri, tüm muhalif güçler, AKP ve cemaat
örgütlenmesinin hızla yaygınlaşmasından kaygı duyan tüm güçler, “çözüm
ortaklığına” giderek bir eylem planı yapmalıdır. Öncelikli ve yaşamsal olan
sorunlar öne çıkartılarak birlikte hareket zemini sağlanmalı ve ortak bir
duruşta yan yana gelinmelidir. İktidarından korkan bir toplumdan daha tehlikeli
başkaca bir şey olamaz… Bu korku gelişip içselleşmeden, yapabilecekler çok daha
zorlaşmadan, bu iktidardan kurtulmaya çalışılmalıdır.
Gerçek bir demokrasiden ve
özgürlüklerden yana olan sol ve sosyal demokrat, ilerici ve aydınlar, kendi
önceliklerini Ülkenin öncelikleri karşısında yeniden biçimlendirerek bu sürece
girmelidir. Bu korku kıskacı, bu cendere aralanmalı ve demokratik zemin
güçlendirilerek, özgürlükler alanında bir kazanıma gidilmelidir.
Demokratik zeminin olmadığı,
özgürlüklerin kokularla yok edildiği, her türden muhaliflerin baskı altında
tutulduğu bir tarihsel süreçte, başkaca önceliklerin çok fazlaca bir önemi
yoktur.
Toplumu korkutanlar, ÖZGÜR
İNSANDAN KORKUYORLAR. Demokrasiden korkuyorlar. Bilinçlenen halktan
korkuyorlar. Koktukları içinde korkutmaya çalışıyorlar…
Korkuyorlar. Korksunlar. Korkularıyla
yok olacaklar.