SOLuklanmak zorundayız!
CHP ciddi bir yol ayırım da
görünüyor. Alışılagelmiş CHP siyasetinde ısrar edenlerle, evrensel demokratik
değerlerle biçimlenmiş, çağdaş ve insandan yana reformist bir CHP diyenler
arasında yaşanan tartışmaların, kongre sürecinde belirleyici olacağını söylemek
yanlış olmaz.
İktidarı hedefleyen ve geniş
emekçi kitlelerin ekonomik, demokratik taleplerini siyasetinde biçimlendiren,
sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini benimsemiş, üretken bir sol parti olma
iddialarını taşıyanların, süreçteki ağırlıkları partinin geleceğini de
belirleyecektir.
CHP’nin eski yönetiminin ana
hareket noktasını oluşturan, şeriat tehdidi boşa çıkınca, diğer bir ifade ile
laik yapının değil, bir bütün olarak sistemin demokratik yapısının tehdit altında
olduğu ortaya çıkınca, eski, statükocu CHP yöneticilerinin söyleyebilecekleri
hiçbir şey kalmamıştır. Tarihsel süreç göstermiştir ki, AKP şeriatçı değil,
dini istismar eden, faşist ve yaptırımcı bir partidir. Bütün bir sistemi, tüm
yaşam alanlarıyla kuşatan, gerici, faşist bir partidir.
Toplumun ötekileştirilmiş
kesimlerine yıllardır sırtını dönen, toplumsal demokratik talepleri hiçe sayan,
kimi korku ve kaygıları canlı tutarak statükoyu koruma telaşına düşen bir
CHP’nin halka vereceği hiçbir şey kalmamıştır.
Yaşamı taşıyacak, tüm muhalif
kesimlerin demokratik taleplerinin savunucusu olan, ülkenin yakıcı sorunlarına
demokratik çözümler üretebilen, reformist bir CHP, ancak ve ancak iktidara
alternatif olabilir.
İktidarı amaçlamayan hiçbir
yapının gelişme şansı yoktur. Gelişme hedefi de olamaz. Tek gündemi vardır,
oda, eldekini korumaktır.
İçine faşizm kaçmış sosyal
demokrat iddialı bir siyasal yapının kitlelerle kucaklaşması, gelişip
güçlenebilmesi ve iktidar alternatifi olabilmesi mümkün değildir…
Sol milliyetçileştikçe,
sağcılaşır. Sağcılaştıkça gericileşir ve ilerici misyonunu kaybederek,
ötekileşir. CHP’nin en yaşamsal hesaplaşması bu noktada olacaktır. Ya
statükodan yana milliyetçi bir CHP olacaktır, ya da sosyal demokrasinin
evrensel ilkelerini temel alarak ve emekten yana, dışlanmış geniş yığınların
demokratik zemini olarak biçimlenecek ve iktidara yürüyecektir.
Bu yol ayrımında duyarlı her sol
kimliğin siyaseten duruşu net olmalıdır. Gelecek kaygısı taşıyan, duyarlı
herkes, değişimden yana, reformist ilerici bir CHP için emek vermelidir.
Sol yurtsever iken, sağ
milliyetçidir. Sol ayırımsız insanı temek alırken sağ insanı ayrıştırarak ele
alır. İnanca göre, etnik kökene göre, ırka göre yada milliyete göre ayrışmış
insan, sağın siyasal malzemesidir. Sağcılaşan, milliyetçi bir CHP, karşıtına
dönüşmüş olur ki, bu da toplumsal anlamını yitirmesi demektir.
Günümüzde cumhuriyetin demokratik
niteliği olmadan, toplumsal niteliğinden bahsedilemez. Cumhuriyete toplumsal
karakterini veren onun özgür ve demokratik niteliğidir. Her cumhuriyet
devrimci, ilerici değildir. Çoğu zaman ilericiliği yalnızca içinden çıkıp
geldiği eski sistemle mücadele noktasındadır ki, bu da zamanla korunamaz ise
kaybedilecek bir durumdur. Bu anlamıyla cumhuriyet rejimini ilerici yapan toplumsal
ve demokratik niteliğidir. Özgürlükçü ve demokratik niteliği olmayan hiçbir
cumhuriyet ilerici değildir, tam tersi gericidir.
CHP tıkanan bu siyasal sürecin
önünün açılması için bir fırsattır. Özgürlükçü ve gerçekten demokratik bir
cumhuriyetin dönüşümü için zemin yaratabilmenin olanağıdır. Bu olanağı
siyaseten beslemeli ve sürecin önünü açma noktasında cesaretlendirmeliyiz.
Reformist sol bir iktidar, bu gün
ülkemizin ihtiyaç duyduğu bir siyasal zorunluluktur. Bu bilinçle her duyarlı
insan sürece destek vermeli ve sol, reformist bir iktidar için çaba
harcamalıdır.
AKP iktidarının tamamen
kuşattığı, soluksuz bıraktığı Türkiye’de öncelikli olarak soluklanma alanlarına
ihtiyacımız var. İdeali arama lüksümüz kalmadı. Gereksiz, zamansız ve amaçsız
tartışmalar, AKP faşizmini pekiştirmek dışında hiçbir katkı sağlamayacaktır.
Kan gölüne dönen bölgemizde,
çocukların öldürülmemesi, yeni katliamların yaşanmaması ve barışın yeniden
kazanılması için, AKP iktidarın bir biçimde geriletilmesi ve tarihin karanlık
dehlizlerinde yargılanması gerekmektedir. Bunun için artık yaşamın dışında
kalamayız, siyasetin dışında kalamayız, tribünlerde seyirci olarak oturamayız…
Gözü dönmüş ruh hastası gerici
katillerin, insanlık değerlerine yönelik her geçen gün şiddetini artıran saldırıları
karşısında öncelikli hedefimiz, işbirlikçi AKP iktidarına son vermek ve yalan-
dolanla Cumhurbaşkanı seçilerek yargılanmaktan kurtulduğunu sanan Tayyip
Erdoğan’ı Çankaya’dan indirerek, yargılamaktır.
Bu toplumsal mücadelede daha
aktif yer almayı doğru buluyorum…
SOLuklanmak zorundayız!