SAVAŞ ALANINA ÖNCE 'YAZARLAR TUGAYI' GİRDİ
Gazete manşetlerine baktığımız da neredeyse tüm yazarla,
tugay alanında sıraya girmişler ve saldırı konutu bekliyorlar gibi, yazılar
yazıyorlar. Yaz de yazalım, vur de vuralım der
gibi, büyük bir iştahla bir halkın katledilmesine, kalemlerini silah
edip zemin yaratmaya çalışıyorlar. Satılmış medyanın hemen hemen tüm sayfaları
“savaşa hazırız”, Suriye’den korkmuyoruz” türü manşetlerle dolu.
Ne kadar da istekilermiş insan öldürülmesine. Bir başka ülkenin işgal edilip,
yağmalanmasını ne çok istiyorlarmış. Arada düşünüyorum, bunlar acaba çocukluk
travmasıyla yanlış mı meslek seçmişler. Boyları kısa olduğundan yada çok kilolu
olduklarından asker olamayıp da, gazeteci mi olmuşlar. Yâda, akli
kifayetsizlikleri nedeniyle, asker olma standardını tutturamayıp, bir köşeye mi
sızmışlar?
Manşetlere bakarsanız, savaşa içindeymişiz gibi pozisyon
almışlar, gazetecilerimiz. Yerlerini saflarını ve hedeflerini odaklamış, işaret
bekliyor gibiler. Şimdilik psikolojik savaşım, mermilerini kullanıyorlar. Haydi,
aslanlar deyip, yiğitlik kavramlarını alt alta dizerek, korkunç düşman
senaryosunu, halkın kafasına oturtmaya çalışıyorlar.
Halk önce Suriye halkını düşman bellesin, gerisi kolay.
Vurun, yıkın, öldürün…
Taş üstünde taş koymayın…
Suriye biz hazırız, ya siz…
Her şeye varız, siz.
Biz daha iyi öldürürüz ya siz…
Savaş çığırtkanlığı yapan bu imansızların gözleri dönmüş.
Savaşın vahşet olduğunu, binlerce, on binlerce insanın yaşamına mal olacağını,
hiçbir bölge ülkesinin kendisini böyle bir kaos ortamının da dışarıda
tutamayacağını göremiyorlar.
ABD’nin Irak’a demokrasi götürme girişimlerini daha yeni
yaşadık. Demokrasi değil, vahşet, kan ve şiddeti götürdü. Binlerce Iraklı kadın
ABD askerleri tarafından tecavüze uğradı. 1 milyon civarında insan katledildi. Ülke
çöktü, halk çöktü. 10 yıldır vahşet ve katliam bir türlü dinmedi.
Gazetecilik vicdan işidir. Yürek işidir. İnsana dönük bir
iştir. İnsana kurşun sıkanla, kurşun sıkılması için motivasyon yapan arasında
hiçbir far yoktur. Korktuğunuz iktidar değil insanlık kalıcıdır. İnsan
değerleri kalıcıdır.
Sizde bir insansınız. Hatırlatırım… Unuttuğunuz değer,
sizinde değeriniz. Kendinizi iktidara satmak için harcadığınız insandır.
Kendinize gelin. Barış dilini kullanın. İnsandan yana, umuttan yana güzelden
yana yaşamdan yana yazın.
Bu vebal ağırdır. Kuşaklar boyu sırtınıza, alnınıza yapışıp
kalır. Çocuklarınız vebalinizi taşır. Çocuklarınızı bir kışkırtıcının, bir
savaş tacirinin, bir insanlık düşmanının çocuğu olarak yaşamak zorunda
bırakmayın. Buna hakkınız yok…
Biraz insanlık… Çok değil… AZICIK…