7 Mayıs 2014 Çarşamba

Şam cezaevinde yatan cihatçılar konuşuyor: 3




 

"Silahları Reyhanlı'da bir çiflikte teslim alıp, Suriye'ye gitiriyordum."

"Türkiye sınırları açmıştı zaten."

 AHMET NADİR ELDİJ

İdlib’li. 26 Yaşında. 15 ay önce Suriye güvenlik güçlerince yapılan bir operasyonda yakalanmış. Şimdi Şam Mezze tutukevinde yatıyor. Türkiye’den Suriye’ye yüzlerce silah ve bomba taşımış.  Onlarca kez Türkiye’ye yasal olmayan yollardan Türkiye’ye girip çıkmış. Kimse ona ne yapıyorsun ne getirip götürüyorsun dememiş. Sınırların kevgire döndüğü Türkiye’den bir başka halkın katledilmesi için tonlarca mühimmatın temin edilmesine ve sınırdan çıkarılmasına göz yumulmuş. Ahmed Nadir Eldij kendi devletine karşı silahlı çetelerle birlikte savaş vermiş birisi. Onunla Mezze cezaevinde, Suriye devletinin verdiği izinle görüştüm.

ÖMER ÖDEMİŞ; Merhaba Ahmet Ben Türkiye’den gazeteci Ömer Ödemiş. Sen sıklıkla Türkiye’ye gidip gelmişsin. Ne zaman gittin, neden, kimlerle görüştün?

Ahmet: Ben daha önce orada çalışıyordum. Suriye de çatışmalar başlayınca bu kez silah getirmek için gittim.

Ö.Ö; Silahları ne için getirecektin?

Ahmet; Suriye’ye geçirmek için. Buraya getirip Abdurrahman Ceydan’a teslim ediyordum. Kendisi Cind el Tevhit isimli küçük bir tugay kurmuştu. Ama asıl amacı maddi idi. Para için yapıyordu.


Ö.Ö: Kaç kez gittin Türkiye’ye, yasal mı gittin, hangi kapıdan girdin, silahları nasıl getirdin?

Ahmed: Olaylar sırasında iki kez yasal olarak gittim. Sonra da birçok kez kaçak olarak gittim. Bir kez Kilis kapısından girdim ama çoğunlukla Reyhanlı kapısından girdim. Kilis’te bir Mısırlı vardı, onu getirmek için girdim.

Ö.Ö: Reyhanlı’ya kimin yanına gidiyordun, silahları kimden alıyordun?

Ahmed: Reyhanlı’da Cuma Demir ve kardeşi Ahmet Demir ile buluşuyordum. Silanları onlardan alıyordum. Bunlar Türk vatandaşları, Reyhanlılı. Abdurrahman ile aralarında ki ilişkiyi bilmiyorum. Silahları nerden alıp, bana veriyordu, ne karşılığında veriyordu, ben bilmiyorum. Ben sadece bana verilen silahları taşıyordum. Abdurrahman Cuma Demir ile önce ikamet için görüştü. Ben götürdüm. Cuma Demir AKP olduğu için bunu rahat yapabilecekti. Yaptı da. Sonrasında aralarında böyle bir ilişki gelişti ve bana bilgi vermediler.

Ö.Ö; Cuma Demir AKP’li miydi?

Ahmed; Evet, AKP’ydi. Cuma Demir silah temin edip, para ile Abdurrahman Ceydan’a veriyordu. Ben görmedim ama Abdurrahman öyle diyordu.

Ö.Ö: Ne tür silahlar aldın ondan, ne kadar aldın?

Ahmed: Her seferde 3 yada4 adet Bikisi, 15-20 adet Rus yapımı Kalaşnikof ve çok miktarda mermi ve mühimmat getirdim. Sık sık gidip geliyordum.

Ö.Ö: Tüm bu silahları nasıl geçiriyordun Suriye’ye, Türkiye’de sana kimse karışmıyor muydu?

Ahmed: İdlibin Sermin bölgesinden Abu Muhammed Sermini diye birisi vardı. Geçiş işini o yapıyordu. Cuma sınıra kadar kendisi getiriyordu, Abu Muhammed’de sınırdan karşılayıp, Suriye tarafına geçiriyordu. Cuma’nın bir çiftliği var. Silahlar orada duruyordu. Çiftlikten sınıra kadar hep Cuma getirdi.

Ö.Ö: Çiftlikte başka neler vardı, neler gördün?

Ahmed: Havan vardı, docka vardı, çokça Kalaşnikof vardı, docka tabanı yapıyorlardı. Aynı zaman da patlayıcı yüklü araçlar imal ediliyordu.

Ö.Ö: Yani patlatmak üzere araba mı hazırlıyorlar?

Ahmed: Evet sürekli yapıyorlardı. Ben Suriye’ye 4 tanesini soktum.. Ama sürekli yapıyorlardı. Plakasız özel araçlar yapıyorlar. 3 tekerlekli küçük arabalarda yapıyorlar. Haciz noktalarına uzaktan gönderip patlatıyorlar. Uzaktan kumandalı araçlar bunlar. 60 km hızla kontrol noktalarına gönderilip, patlatılıyor.

 
Ö.Ö: Peki bu kadar şey, Türkiye’den götürdün, gelip gittin, Türkiye’den hiç kimse sana ne yapıyorsun demedi mi?

Ahmed: Bir anlaşma vardı. Karışmıyorlardı. Cuma onlarla anlaşmıştı. Türk askeri zaten sınırları açtı. Raht girip çıkalım diye. Onun için benim elimde ne var ne yok diye bakmazlardı hiç. Silahları geçirirken de Asker geliyordu, ama Cuma gidip konuşuyordu, nasıl yapıyordu bilmiyordum ama anlaşıyordu. Onlarda bizi bırakıyordu. Cuma her şeyi çözüyordu.

Ö.Ö: Suriye’ye getirdiğin silahları kime teslim ediyordun?

Ahmed: Abu Suhayb’e. Iraklı bu. 2003 Irak savaşından sonra buraya geldi. Yerleşti. Abdurrahman’ın ekibine katıldı.

Ö.Ö: Sen bu işi neden yapıyordur?

Ahmed: Ben liseyi bitirdim, üniversiteye gidemedim. Para için bu işleri yaptım. Onlar bana, beni özel bir üniversiteye girdireceklerini söylediler. Ben cihat için yapmadım.

Ö.Ö: Peki bu Cuma Demir AKP’li mi?

Ahmed: Babası ve kendisi AKP’li. Bunlar çiftlik kurmak için hayvancılık kredisi aldılar. Sordum nasıl yaptınız diye. Bana anlattılar, ‘biz AKP’liyiz, sorun değil’ dediler.

Ö.Ö: Ahmed tüm bu yaptıklarından dolayı pişman mısın?

Ahmed; Ben onların ne yalancı olduğunu anladım ve onlardan ayrıldım.  Sonra da yakalandım…



Yarın: Şam cezaevinde yatan cihatçılar konuşuyor: 4

El Ansar örgütünün siyasi temsilcisi ZÜHEYR CEMAL SAİD; "Füze kalıplarını Ankara/ Ostim'de yaptırdık."



ZÜHEYR CEMAL SAİD

Suriye’de mastır yapmış ve yüksek mühendis olmuş, Suriye’nin en önemli özel sektöründe yönetici olarak çalışan, mekanik mühendisi. Daha önce de İslami düşünceleri nedeniyle sorgulanmış, cezaevi yapmış ve Cumhurbaşkanı tarafından iki kez affedilmiş birisi. Gelir düzeyi Suriye ortalamasının çok üstünde. Suriye’de olaylar başladığında kendi deyimiyle ‘davet’ üzerine Ensar el İslam örgütüne katılmış ve kendi grubunu, Sahaba örgütünü temsil etmiş. Başarılı bir mekanik mühendisi olması nedeniyle füze yapım işi ile görevlendirilmiş. Bu iş için en uygun alan olan Türkiye’ye Hamas örgütü tarafından çağırılmış.