12 Ağustos 2014 Salı

KAZANMALIYIZ!







KAZANMALIYIZ!

Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıktı. Kazanmak için her yolu deneyen ve kendi kurtuluşunu Çankaya’ya çıkmak olarak gören Erdoğan, seçmen algısını bilinçli olarak “kazanacak” noktasında odaklandırarak, sandığa gidişleri önemli ölçüde biçimlendirdi. 55 milyon 700 bin seçmenden yaklaşık 15 milyonu sandığa gitmeyerek, sonucu belli olan bir seçimde malzeme olmamayı yeğledi. Tüm bunlara sonuna kadar hunharca kullanılan devlet olanakları ve medya gücü de eklenince sonuç kaçınılmaz olarak, önceden biçimlenen “kazanacak” algısına oturdu.

Erdoğan karşısında oluşturulan cephe sıkı örülemedi ve Erdoğan’ın önün alınmasının Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin geleceği açısından taşıdığı önem anlatılamadı. İdeal Cumhurbaşkanı tartışması, ülkenin ve bölgenin geleceğinin önüne konuldu. Oysa bölge kan gölüne çevrilmiş, ülkemiz gerici terör ve katliamların hedefine oturtulmuş konumdayken, öncelikli görev, AKP’nin ve Erdoğan’ın durdurulması olarak alınmalıydı.

AKP’nin “kazanacak” eksenine oturttuğu algı operasyonu tuttu. Karşısında kim aday olursa olsun sonuç çok değişecek gibide değildi. Toplumu AKP ve Erdoğan’ın yarattığı tehdit ve bölgede akıtılan kandan birinci dereceden sorumlu olarak gösterecek bir karşı hat oluşturmadan da başarılı olma şansı yoktu gibi görünüyor.
Erdoğan karşıtlarının başarısızlığı üzerine başarısını oturtuyor. Bu dünde böyle oldu, bu günde böyle. Büyük ihtimalle yakın zamanda da gerçekleştirilecek seçimlerde benzer yöntemi kullanarak, karşıtlarının başarısızlıklarından başarı çıkartmayı deneyecek.

(Bu gün Kılıçdaroğlu’nun Genel başkanlıktan çekilmesini ve kurultaya gidilmesini isteyen CHP’li bir gurup milletvekili, yaşanılan sonucun alınmasına katkı sunmuş vekillerdir. Parti kararına rağmen kendi bölgelerinde çalışmayan, aksine söylediklerinin çıkması için karşı bir çaba gösteren bu vekillerin parti içinde varlıkları CHP için ciddi bir sorundur artık. CHP’yi parti görünümünden uzaklaştırmaktadır.)

CHP silkelenmeli. Bu doğrudur. Öncelikle de her fırsatta kendi Genel Başkanlarına karşı dirsek dönen ve başarısızlığı için azami gayreti sarf eden bu vekillerden kurtulmakla başlamalıdır. Sonrasında ise parti kurumlarını kendi tüzüğüne uygun olarak istisnasız çalıştırmaya ve yüzünü sola, sosyal demokrasiye, değişime dönmelidir.

Değişim söylemi ve içeriği;  yıllardır bu kavramı sahtece kullanan, tüm yalanlarını bu söylemin altına gizleyen AKP’den alınarak, gerçek bir değişimin sahiplerince kullanılmak üzere siyasal bir çizgi oluşturulmalıdır. Türkiye’nin gerçek anlamda bir reforma ihtiyacı vardır. Yaşamın her alanında yenilenme ve değişim gereklidir. Özellikle AKP iktidarının sistemde ve toplumda yarattığı tahribatlar bu değişim ve yenilenme politikalarla kitlelere mal edilmeli, bir umut, bir amaç ve bir siyasal iddia yaratılmalıdır.

Türkiye’nin reformist bir halk hareketine ihtiyacı vardır. Gerçek anlamda yaşadığı süreçten ve sistemden rahatsız olanların, geleceklerini bulabileceği, özgürlüklerini yaşayabileceği sosyal ve siyasal bir hareket yaratılmalıdır.

Türkiye 10 ay sonra AKP ve uzantılarıyla yeni bir hesaplaşmaya girecektir. Önümüzdeki 10 yılı belirleyecek bu hesaplaşmaya hazırlıklı olmalıyız. Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Mısır’da ve Libya’da dökülen yüzbinlerce kandan bir biçimde sorumlu olan, Suriye’de özellikle katliamları yapan küresel cihatçı güçlerin suç ortağı olan 

AKP iktidarından kurtulmak için harekete geçmeliyiz.

Tarihte bir ilk daha yapıp, yalanla, dolanla ve algı operasyonlarıyla Çankaya’ya oturan Cumhurbaşkanını, oturduğu yerden,  günü bitmeden indirmeyi hedeflemeliyiz.

Öncelikle bize yaşamı zindan eden, özgürlüklerimizi sınırlayan, hukuku yok eden, çocuklarımızı katleden, bölge ülkelerinde mezhepsel nefretle katliamlara ortak olan ve çocuklarımızın geleceğini tehdit eden bu iktidardan kurtulmalıyız. SOLUKLANMALIYIZ. Soluklanabileceğimiz bir ortam yaratmalıyız. Tüm bölgeye ve ülkemize musallat olan gerici, ruh hastası, insanlık düşmanı  cihatçı katliamcılardan kurtulmak ve nefes almak zorundayız..

Yeni bir Türkiye için biz yola çıkmalıyız. Gerici, faşist, mezhepçi ve katliamcı bu iktidardan kurtulmak öncelikli siyasal hedefimiz olmalı. Bu kaygıyı bizimle paylaşan her toplumsal güç ile yan yana gelerek, ortak düşmana karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Unutmamalıyız ki AKP iktidarı bize düşmandır, güzele düşmandır, insana düşmandır, özgürlüğe düşmandır, barışa ve huzura düşmandır.

Ya içindeyizdir çemberin ya da dışında. Karar vermeliyiz. Ve

KAZANMALIYIZ…