2 Eylül 2014 Salı

SOLuklanmak zorundayız!





SOLuklanmak zorundayız!

CHP ciddi bir yol ayırım da görünüyor. Alışılagelmiş CHP siyasetinde ısrar edenlerle, evrensel demokratik değerlerle biçimlenmiş, çağdaş ve insandan yana reformist bir CHP diyenler arasında yaşanan tartışmaların, kongre sürecinde belirleyici olacağını söylemek yanlış olmaz.

İktidarı hedefleyen ve geniş emekçi kitlelerin ekonomik, demokratik taleplerini siyasetinde biçimlendiren, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini benimsemiş, üretken bir sol parti olma iddialarını taşıyanların, süreçteki ağırlıkları partinin geleceğini de belirleyecektir.

CHP’nin eski yönetiminin ana hareket noktasını oluşturan, şeriat tehdidi boşa çıkınca, diğer bir ifade ile laik yapının değil, bir bütün olarak sistemin demokratik yapısının tehdit altında olduğu ortaya çıkınca, eski, statükocu CHP yöneticilerinin söyleyebilecekleri hiçbir şey kalmamıştır. Tarihsel süreç göstermiştir ki, AKP şeriatçı değil, dini istismar eden, faşist ve yaptırımcı bir partidir. Bütün bir sistemi, tüm yaşam alanlarıyla kuşatan, gerici, faşist bir partidir.

Toplumun ötekileştirilmiş kesimlerine yıllardır sırtını dönen, toplumsal demokratik talepleri hiçe sayan, kimi korku ve kaygıları canlı tutarak statükoyu koruma telaşına düşen bir CHP’nin halka vereceği hiçbir şey kalmamıştır.

Yaşamı taşıyacak, tüm muhalif kesimlerin demokratik taleplerinin savunucusu olan, ülkenin yakıcı sorunlarına demokratik çözümler üretebilen, reformist bir CHP, ancak ve ancak iktidara alternatif olabilir.
İktidarı amaçlamayan hiçbir yapının gelişme şansı yoktur. Gelişme hedefi de olamaz. Tek gündemi vardır, oda, eldekini korumaktır.

İçine faşizm kaçmış sosyal demokrat iddialı bir siyasal yapının kitlelerle kucaklaşması, gelişip güçlenebilmesi ve iktidar alternatifi olabilmesi mümkün değildir…

Sol milliyetçileştikçe, sağcılaşır. Sağcılaştıkça gericileşir ve ilerici misyonunu kaybederek, ötekileşir. CHP’nin en yaşamsal hesaplaşması bu noktada olacaktır. Ya statükodan yana milliyetçi bir CHP olacaktır, ya da sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini temel alarak ve emekten yana, dışlanmış geniş yığınların demokratik zemini olarak biçimlenecek ve iktidara yürüyecektir.

Bu yol ayrımında duyarlı her sol kimliğin siyaseten duruşu net olmalıdır. Gelecek kaygısı taşıyan, duyarlı herkes, değişimden yana, reformist ilerici bir CHP için emek vermelidir.

Sol yurtsever iken, sağ milliyetçidir. Sol ayırımsız insanı temek alırken sağ insanı ayrıştırarak ele alır. İnanca göre, etnik kökene göre, ırka göre yada milliyete göre ayrışmış insan, sağın siyasal malzemesidir. Sağcılaşan, milliyetçi bir CHP, karşıtına dönüşmüş olur ki, bu da toplumsal anlamını yitirmesi demektir.

Günümüzde cumhuriyetin demokratik niteliği olmadan, toplumsal niteliğinden bahsedilemez. Cumhuriyete toplumsal karakterini veren onun özgür ve demokratik niteliğidir. Her cumhuriyet devrimci, ilerici değildir. Çoğu zaman ilericiliği yalnızca içinden çıkıp geldiği eski sistemle mücadele noktasındadır ki, bu da zamanla korunamaz ise kaybedilecek bir durumdur. Bu anlamıyla cumhuriyet rejimini ilerici yapan toplumsal ve demokratik niteliğidir. Özgürlükçü ve demokratik niteliği olmayan hiçbir cumhuriyet ilerici değildir, tam tersi gericidir.

CHP tıkanan bu siyasal sürecin önünün açılması için bir fırsattır. Özgürlükçü ve gerçekten demokratik bir cumhuriyetin dönüşümü için zemin yaratabilmenin olanağıdır. Bu olanağı siyaseten beslemeli ve sürecin önünü açma noktasında cesaretlendirmeliyiz.

Reformist sol bir iktidar, bu gün ülkemizin ihtiyaç duyduğu bir siyasal zorunluluktur. Bu bilinçle her duyarlı insan sürece destek vermeli ve sol, reformist bir iktidar için çaba harcamalıdır.

AKP iktidarının tamamen kuşattığı, soluksuz bıraktığı Türkiye’de öncelikli olarak soluklanma alanlarına ihtiyacımız var. İdeali arama lüksümüz kalmadı. Gereksiz, zamansız ve amaçsız tartışmalar, AKP faşizmini pekiştirmek dışında hiçbir katkı sağlamayacaktır.

Kan gölüne dönen bölgemizde, çocukların öldürülmemesi, yeni katliamların yaşanmaması ve barışın yeniden kazanılması için, AKP iktidarın bir biçimde geriletilmesi ve tarihin karanlık dehlizlerinde yargılanması gerekmektedir. Bunun için artık yaşamın dışında kalamayız, siyasetin dışında kalamayız, tribünlerde seyirci olarak oturamayız…

Gözü dönmüş ruh hastası gerici katillerin, insanlık değerlerine yönelik her geçen gün şiddetini artıran saldırıları karşısında öncelikli hedefimiz, işbirlikçi AKP iktidarına son vermek ve yalan- dolanla Cumhurbaşkanı seçilerek yargılanmaktan kurtulduğunu sanan Tayyip Erdoğan’ı Çankaya’dan indirerek, yargılamaktır.

Bu toplumsal mücadelede daha aktif yer almayı doğru buluyorum…

 SOLuklanmak zorundayız!