27 Aralık 2011 Salı

ESKİDEN YENİ OLMAZ!

Eski ve yeni.
Biri var olandır, diğeri var olanın yerini alandır. Biri tarihtir, diğeri gelecek.

Her değişiklik bir ihtiyaçtan doğar. Bu anlamıyla bir zorunluluktur. Eskide ısrar yani değiştirmeye karşı direnç, aslında yeniyi gerektiren koşullara karşı bir dirençtir. Her yeni, eski olanın yeniliğini koruyamadığı için, kendisine duyulan ihtiyacı artık karşılayamadığı için var olur.

Yeninin ihtiyaç olarak ortaya çıktığı koşullarda, yerine var olduğu şey, artık var olma olanağını yitirmiş olan şeydir. Ki yeni, bundan dolayı kendini koyabilme koşulu elde etmiştir.

Yeni gelişen şey, yaşamın pratiğinde kendini dayatıyorsa ve içinden çıkıp geldiği koşul ve ilişkileri eski halinden öteye dönüştürmüş ise eski de direnmek artık anlamsızdır.

Eski, tarihe ve zamana karşı direnme gücünü yitirmiş, günü yakalayamamış, geleceğe dönük umudu tüketmiş demektir. Revizyonların eskiye kalıcı bir yararı olmaz. Yalnızca eskiyi revize edenlerin kendilerini bir süre mutlu etmelerini sağlar.

Eski, eskide kaldığı gibi güzeldir. Kendini var eden, denk düştüğü dönemin koşullarında, yeni olarak veya işlevleriyle var olduğu dönemde güzeldir. Eskileri yan yana getirerek, tek bir yeni oluşturmanın hiçbir olanağı yoktur.

Her yeni olan şey de, zamanla sıradanlaşıp, alışkanlık haline gelebilme potansiyelini, daha yeni olarak var olmaya başladığı anda, kendi içinde barındırmaya başlar. Yeni, yeni olmaya başladığında, aslında eski olmaya da başlamıştır.

Yeniden korkmamak gerek. Bence korkulması gereken eski olandır. Her şeyini tüketmiş, verebileceği hiçbir şeyi kalmamış olandır. Hareketin olmadığı yerde çürüme vardır. Her hareket, yeniyi içerir. Yeniye direnenler, bilmeden çürümeye gidiyorlar demektir.

Direnmek bu noktada, olumlu bir erdem olmaktan çıkıp, olumsuzluğun itici gücü halini alıyor. Bu anlamıyla direnmek diye çıktığımız yolda, teslim olmuş oluyoruz.
Eski olan zamana direnir. Konumunu reddeder ve sürekli kendisine alan açmaya çalışır. Zorlar, tüm olanaklarıyla yaşamı zorlar.

Eski en iyi eskisi kadar yeni olabilir. Eskisinde olduğundan daha öte hiçbir şey veremez.

Siyasette de durum böyledir. Bir dönemin siyasal olarak belirleyenleri, tarihsel süreç içerisinde niteliklerini kaybettiklerinde artık, eskidirler. Süreç onları dışına atmıştır, misyonları tükenmiştir. Bu tükenişi onlar kolay kolay kabullenmezler. Ayak diretirler, o muhteşem iktidar günlerinin özlemiyle son bir gayret gösterip, koşulları zorlarlar.

Yeni gelecektir. Yeni yaşamdır. Yeni kaçınılmaz olandır.

O zaman diyorum ki, cesaretle, yeniyi birlikte yaratalım. Olanca heyecanımızla yarını bu günden yakalayıp, yaşamın önüne geçmekte, tereddüt etmeyelim.