23 Aralık 2011 Cuma

BAYKAL DEMOKRAT OLMUŞ, HABER SALIN ÖNDER SAV'A


Deniz Baykal ve Önder Sav parti içinde demokrasi istiyorlar. Kader işte… Yıllar partiyi demir yumrukla yönetenler, bu gün, kendilerini var edebilmek için, demokrasi istiyorlar… Hem de parti içi demokrasi sözü veren Genel başkanı sözünde durmamakla eleştirerek, Tüzük kurultayı taleplerini, değişik biçimlerde dillendiriyorlar.

Deniz Baykal ve Önder Sav ikilisi, değişik isimlerle oluşturdukları payandalarla birlikte 15 yılı aşkın bir süre partiyi demokratik olmayan yöntemlerle, insan harcayarak, kastlar oluşturarak yönettiler. Potansiyel muhalefet olabileceğini düşündükleri insanları bile, gözünün yaşına, emeğine bakmadan, parti dışına ittiler… Devrimci, demokrat, aydın, ilerici kim var ise tırpanı vurdular. Bunu yaparken de, tüm parti içi demokrasi taleplerine sırtlarını dönerek, haykırışları duymamazlıktan gelerek yollarına devam ettiler. Onlar için sen, ben ve bizim oğlan CHP için yeterliydi… Yeni insana hiç mi hiç ihtiyaç yoktu… Hem yeni ne olduğu bilinmeyendi ve iktidarlarını sarsabilirdi. Her yeni üyeye kuşkuyla baktılar. Asla hiçbir kurum için ön seçim yapmadılar. Bir yerlere aday olmak isteyenler, yalakalık yarışına zorlandılar. Genel merkezde yönetici kapılarında yatarak aday edilenlerin sayısı hiç de azımsanacak kadar olmadı… Örgüt ne der, tabanı var mıdır, yerel birimler destekliyor mu, bu partiye emek harcayanlar kimlerdir diye bir an bile bakmadan, kendilerine yakın olanları bir yerlere taşıdılar… Parti içinde güçleneceğini düşündükleri hemen herkesin önünü kesip, paçavraya çevirdiler.

Asla iktidarı hedeflemediler. Parti içinde iktidar olmak, onlar için yeterli oldu. Saçma sapan ideolojik yönelmelere girdiler, Edibali, Tony Blair ekolü, Anadolu solu vb. gibi uyduruk söylemeleri sola katmaya çalıştılar. CHP’yi solun doğal tabanından hızla uzaklaştırarak, ucubeye çevirdiler… Genç Lider, Değişimin gücü anlamsız ve gerçekliği olmayan uydurma sloganlarla toplumu aldatmaya çalıştılar. Korkular yaratarak, kendilerini var etmeye çalıştılar…

Bu kadar büyük yüklerin altında olanlar, Türkiye’nin onlarca yıldır yaşadığı elzem sorunları yok sayanlar, CHP’yi iktidardan ve soldan uzaklaştıranlar, yeniden var olmak için demokrasiye sarılıyorlar… Yeni bir aldatmacanın, sahtekârlığın peşindeler.

Ne kadar eski toplarsanız toplayın, bir tane yeni çıkartamazsınız. Eski, eskimiştir… Eskide kalmıştır, diğer bir ifadeyle, kullanım dışıdır artık… CHP yeni bir yoldadır artık. Kendi doğal tabanıyla buluşmaya çalışmaktadır. Projeler üretmekte ve sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini yaşama taşımaya çalışmaktadır. Ayırımsız bu ülkede yaşayan herkesin patisi olmaya, gerçek anlamda halkın partisi olmaya yönelmiştir.

Yurttaşların etnik kimliklerini ya da inançlarını siyaset dışı tutarak, yaşamın sosyal, siyasal ve demokratik sorunlarını çözmeyi amaç edinmektedir. Kürt ve Alevi karşıtlığıyla sol siyaset yapılamayacağını, demokrat olmanı asgari gereklilikleri olduğunu bilince çıkararak bütün bir toplumu kucaklamaya çalışmaktadır…

Deniz Baykal’ın sekreter milletvekili Osman Kaptan, partiye yeni üyeler yapılıyor, aleviler partiye alınıyor diye hiç sıkılmadan açıklamalar yapıyor… Her Parti kendisini, ancak yeni yeni üyeler, taraftarlar kazanarak gerçekleyebilir. Yeni üyeler kazanılıyor, parti daha da genişliyor, halkın partiye ilgisi artıyor diye yapılan bir eleştiri, tarihe geçecektir. Osman Kaptan’ın derdi başka... Telaşı da… Partinin önünde kongreler var. Üye sayısı arttıkça kongreler onlar için yok anlamına gelmektedir. Yeni seçilmiş delegelerin, eskiye rağbet etmeyeceği gerçeği, bu insanları korkutmaktadır… Ve bu korkuyla, saçma sapan çığlıklar atmaya başladılar. Hatta bu telaşla birden demokratlaştılar. Birden parti içi demokrasi demeye başladılar. Adam gibi çekilmeyi bile beceremeyecekler gibi görünüyor… Bir dönemdi ve biz bu partiyi yönetmiştik, artık bizim dönemimiz bitti diyemiyorlar… İktidar hırsı, sokağa düşürüyor onları…. Birde inandırıcı olabilseler…

Yine de ben, Baykal’ın ve çevresinin, yıldırım çarpmış gibi bir demokrat olmalarını sevindirici bir gelişme olarak görüyorum. Demokrasinin bir gün herkes için lazım olacağını umarım anlamışlardır.
Kader denilen şey, sanırım böyle birşey...