28 Aralık 2011 Çarşamba

DEMOKRATİK TÜZÜK TALEBİ STRATEJİK BİR TALEPTİR

Parti içi demokrasi talebi, tarihin hemen her döneminde talep edilen ve tartışılan bir konu olarak gündemde ki yerini canlı tutmuştur. Parti içi iktidarı elinde tutanlar demokrasi talebinde bulunanları çok dikkate almamış, iktidarlarının gereğini yapmışlardır. Sağlıklı bir geleneğe sahip olmayan sol siyasal arenada demokrasi talebi hep muhalefet tarafından seslendirilmiş ve kendi varlıklarını zemini olarak, korunmuştur.

Parti içi demokrasi, farklı düşünenlerin, yönetim iddiası taşıyanların kendisini ifade etmesi açısından kesinlikle önemlidir. Her düşünce alternatifiyle vardır… Bunu yadsımak mümkün değildir. Kendisini demokratım diye tanımlayan her yapı bunun gereği olan, demokratik işleyişi sağlamak zorundadır.

Kuşkusuz istenilen şey kadar, isteyenlerde önemlidir. Bir zamanlar Kenan Evren’in bile demokratik zemin için darbe yaptık açıklaması hala belleklerde canlılığını korumaktadır. Demokrasiyi talep edenlerin bunu bilince çıkartmaları kesinlikle önemlidir. Bilince çıkartılmamış bir demokrasi talebinin, inandırıcılığı olamayacağı gibi, talebin kendisinin, var olan demokratik zemini, yok etmek için kullanılması da söz konusu olabilir. Nasıl ki, demokrasiyi bir araç olarak gören, iktidara gelir gelmez, bu aracın işlevini tamamladığını düşünerek rafa kaldıran ve bütün bir toplumu kuşatan anlayışlar gibi…

Demokrasi kendi başına bir amaç olduğu zaman anlamlıdır. Araç olarak düşünüldüğün de, kendi varlık zemine yönelir ki, bunun adına da, demokrasi denmez. Demokrasi talebini, stratejik olarak yükseltmek, mevcut yapıyı yıpratmada bir araç olarak kullanmak, demokrasinin ruhuna ihanettir.

CHP de son günlerde yükselen ve demokratik tüzük talebi ile de kitleselleştirilmeye çalışılan parti içi demokrasi talebi de stratejik bir talep gibi görünmektedir. Yaşamlarının hiçbir döneminde, demokrasi kavramını bile doğru düzgün telaffuz etmeyenler, iktidarı kaybedince, demokrasi istemeye yöneliyorlar. Kendi yatıkları tüzüğün, kendilerini var etmeyeceği telaşıyla, tüm güçlerini demokratik tüzük talebi için harcıyorlar. Kuşkusuz bu çaba stratejik bir çabadır ve zerrece inandırıcılığı yoktur.

Son bir hamle ile biat kültüründen gelmiş yol arkadaşlarını harekete geçiren bu anlayışın hedefi, kongrelere daha güçlü girmek ve bir kaza sonucu kaybettiklerini düşündükleri iktidarlarına yeniden kavuşmaktır. Başkaca gerçek anlamda demokrasi dertleri asla ve asla yoktur. Ki olsaydı, demokrasiyi bilinçlerinde taşımış olsalardı, siyasal yaşamlarında asla sırt dönmez, iktidarları sürecinde bu mekanizmayı işletirlerdi…

15 yılı aşkın süre yer aldıkları parti içi iktidarlarında, her demokrasi taleplerine gülüp geçmiş, pati örgütleri içinde elde tırpan dolaşmış, olası potansiyel muhalifleri bile adeta biçmişlerdi. Bu tarihi bir anda unutup, ya da parti tabanının unuttuğunu sanarak, birden ayağa kalkmanın, ciddice bir anlamı yoktur.

Halkın belleğinin zayıf olduğu ön kabulünden hareketle, hiç sıkılmadan, utanmadan demokrasi talebi gibi, bir bilinç ve kültür ürünü olabilecek bir talebi dile getirebiliyorlar. Tam bir komedi…

Parti içi demokrasi talebi, hak edenlerin yükseltebileceği bir taleptir ve hala canlılığını korumaktadır. Gerçek anlamda demokratik bir işleyişin, iktidara giden yolda, kaçınılmaz olduğu bir gerçektir. Ancak bu gerçeklik hiçbir zaman bu yolun tıkanması için kullanılamaz. Kullanılmasına pirim verilemez.

Başka kapıya…