7 Ekim 2013 Pazartesi

Beşar Esad röportajın da emek vardı.


          BEŞAR ESAD RÖPORTAJINDA EMEK VE ÖZVERİ VARDI

Suriye’ye ilk kez 1982 kış aylarında gitmiştim. 12 Eylül faşizminin Türkiye’de devrimci, demokrat, aydın, ilerici tüm insanlara acımazsızca saldırdığı, katlettiği, işkence tezgâhlarında eziyet çektirdiği, idam sehpalarının art arda kurulduğu bir süreçte Suriye halkı bizlere ve bana kapı aralamıştı. Devrimcileri, solcuları, sosyalistleri orta yerde bırakmamıştı.

Yıllar sonra Suriye halkı gerici terör saldırılarına maruz kaldığında, gazeteci olarak tekrar geldim. En ücra sokaklarına kadar bildiğim Suriye kentlerinde dolaştım. İnsanlarla ve devlet görevlileriyle defalarca konuştum. Hiçbir gazetecinin adım atmaya cesaret dahi edemediği dönemlerde bu ülkeye geldim. Çok cesaretli olduğumdan değil, Suriye halkına güvendiğim için hiç tereddüt etmedim. Yaklaşık iki yıllık süreçte 250’nin üzerinde Suriye ile ilgili haber yaptım. Medya yalanlarını, Suriye halkına kurulan uluslararası tezgâhları anlatmaya çalıştım.

Yalan üzerine kurulmuş bir medya savaşı yaşanıyordu. Pervasızca uydurulan yalanlarla bir halk rencide ediliyor, gerici emperyalistlere karşı direnişi, şeref yoksunu masalara servis ediliyordu. Yaptığım haberlerin önemli bir bölümünü yalanları ortaya çıkararak yazmak durumunda kaldım. Tüm ilişkilerimi, bağlantılarımı ve gazetecilik önsezilerimi kullanarak Suriye gerçeği konusunda Türkiye halkına doğruları anlatmaya çalıştım.

Her Suriye’ye gidişim de elimden geldiği kadar yanımda Türkiyeli, duyarlı gazetecileri götürerek, halkın yaşanan gerçekleri görmelerini ve paylaşmalarını sağlamaya gayret ettim. Pek çok gazeteci Suriye’ye ilk kez benimle gitti. Suriye'de yaşanılanları olanca çıplaklığıyla görmelerine ve vicdanlarının sesini dinleyerek tanıklık etmelerine olanak sundum. Başarılı olduğumu da düşünüyorum. Pek çok gazeteci Arapça “refik” kavramının Türkçe “yoldaş” anlamına geldiğini ilk kez benimle birlikte geldiği Suriye ziyareti sırasında öğrendi.

Bu süreçte Suriye'de pek çok yetkili ile röportaj yaptım. Bakanların hemen hepsi ile görüşme ve konuşma fırsatı edindim. Devlet Başkanı Beşar Esad ile birkaç kez programlanmasına rağmen değişik nedenlerden dolayı röportaj yapamamış, ancak röportaj talebimi belirli aralıklarla iletip, ısrarımı korumuştum. Dünya ve Türkiye konjonktürüne denk düşen bir süreçte yapmak benim için ve önemliydi.

Kimyasal silah yalanının ardından ABD ve Türkiye’nin Şam’ı vurma tehditleri yükselince bu talebimi yineledim. Bu kez zamanlama denk düşmüş, Suriyeli yetkililer tamam demişlerdi. Yanıma bir TV kanalı da alabileceğimi de bildirmişlerdi.

Halk TV aklıma ilk gelen oldu. Röportaj süreci böyle başladı ve gelişti. Tarihe not düşmek adına bu gelişmelerin yazılması gerektiğini düşünüyorum.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın geniş zaman ayırdığı ve önem verdiği; Suriye ve Türkiye’ye ilişkin pek çok sorunun yanıt bulduğu güzel bir söyleşi oldu. Tüm dünyada yankı bulan söyleşinin sorularını da özenle seçip, hedeflediğimiz tüm bilgilere ulaşmaya ve kamuoyuna ulaştırmaya çalıştık. Emek, özveri ve ahlak yine sonuç almış ve Esad röportajı gerçekleşmişti.

Suriye ilgili yalan söylemeye, fitne yaymaya yeltenen herkes bir kez daha düşünmeli, meydanın boş olmadığını, gerçeğin peşinde olan gazetecilerin hâlâ var olduğunu akıllarından çıkarmamalıdır.