25 Mart 2012 Pazar

SURİYE'DE ALEVİLERİN 'YALNIZCA ADI VAR'


 Suriye’nin çoklu etnik ve mezhepsel yapısını iç savaşa ortamının yaratılması amacıyla kullanma girişimi olarak görülen bu sözde alevi diktatörlüğü iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.

Suriye devleti laiktir ancak hakim ve egemen olan Sünniliktir. Bu mezhep kökenli insanların devlette yer alış oranı %75 oranındadır. Aleviler, diğer azınlıklar gibi laiklik zeminini güvencesi ile rejimin arkasında sağlam durmaktadırlar. Suriye’ye yönelik silahlı şiddete karşı yönetimi savunan temel güç de Sünni mezhep mensubu inançlı ve laik halkı ile Hıristiyanlar, Aleviler, Dürziler, Süryaniler, Kürtlerdir.

 “Suriye’de Alevi azınlık iktidarı” iddiasının hiçbir doğru zemini yoktur. Ancak bir mezhep iktidarından bahsedecek olursak, Suriye devleti Sünni bir devlettir.  Alevilik Suriye de resmi hiçbir yeri yoktur. Devletin din işleri Vakıflar Bakanlığınca (Vizaret el Avkaf) yönetilir.  Ve bu kurum Türkiye’de olduğu gibi tamamen Sünnilerden oluşur. Hıristiyanların ise yarı resmi din işleri vardır. Ancak Alevilik adına ise resmi hiçbir kurum yoktur.

Ayrıca devleti oluşturan tüm yetki ve idari merkezleri yöneten yetkililerin mezheplerine kısaca bakıldığında;  Başbakan, Genel Kurmay Başkanı ve Savunma Bakanı ve pek çok başka bakan Sünni mezhebinden olduğu görülecektir.

14 ili olan Suriye’nin, Humus, Tartus ve Lazkiye dışındaki illerde bir Alevi yerleşimi yoktur. Bu illerin de vali, komutan gibi merkezden atananlar arasında da ezici çoğunluk Sünni’dir

Altını çizerek bir kez daha belirtmek gerek; Suriye’de Alevilik resmi olarak yoktur. Buna karşın, Sünnilik Suriye devletinin resmi mezhebidir.

Suriye Vakıflar bakanlığı, ülkemizdeki diyanet işleri başkanlığı yerini tutar. Bu bakanlık eskiden beri sadece Sünni biri tarafından idare edilir.  Bu bakanlığın bütçesi eğitim bakanlığı bütçesi kadardır. Bölgede yaşayan Alevilerin söylemine göre,   Bu kurum her türlü vakıf konusuyla ilgili olmasına karşın, Alevi makamları, türbeleri ve ziyaretgâhlarıyla ilgi olarak, tarihi boyunca tek kuruşluk bir harcaması olmamıştır.  Alevilerin kutsal yerlerine hizmet götürmek için özel, özgün hiçbir katkı yapılmamıştır.” 

Diğer yandan ise ülkedeki maddi kaynakların dağılımına baktığımızda durum çok daha açık bir biçimde görülecektir.  Suriye’nin en yoksul kesimlerinden birisi, hala Alevilerdir; en az imar edilmiş beldeler, Alevi beldeleridir, köyleridir.

Hafız ve Beşşar Esad’ın doğduğu bölge olan Kırdaha dağ şeridinde bu durum çok daha bariz bir şekilde görülebilir.  En çok işsizlik, en verimsiz topraklar, dağ ve kayalık alanlar Alevi topluluğunun temel yaşam alanı olarak, öylece kalmıştır.

Ayrıca Suriye’de Alevi bayramı da Resmi değildir, yasaktır. Suriye’de bu kutsal bayramlar, gizlilik içinde yapmaya devam ediliyor. Aleviler için en önemli kutsal günü olan Gadir bayramı (Hz. Muhammed tarafından Hz. Ali’ye tevdi edilen hilafetin ilan günüdür.). Suriye’de resmi bayram değildir. Sünni vakıflar bakanlığının bir açıklama ile bile bu bayramı kutlamaz ve yok sayar.. Buna karşı Sünni bayramların ve kutsal gece ve kandillerin istisnasız tümü resmi bir tatil günüdür ve kutlamaları için devlet bütçesinden ödemeler yapılır.

Çok önemli bir gösterge de, eğitim kurumlarında ki din derslerinde ortaya çıkmaktadır. Suriye’de ilkokuldan lise sona kadar “din terbiyesi” adı altında bir ders okutulur. Bu derse Hıristiyan çocukları girmez. Ancak Alevi çocukları, Müslüman oldukları için girmek zorundadır. Bu derslerde sadece Sünni eğitimi verir. Alevi çocukları ise bunu öğrenmeye mecburdur. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Suriye’de de bu derslerde tek satır, Alevilik yer alamaz.

Resmi olarak yasak olan bir mezhebin, resmi olarak var olan ve egemen olan mezhep üzerinde nasıl baskı yapabileceği düşünülmelidir. Suriye de Alevi halk vardır ancak  Alevi iktidarı yoktur ve olmamıştır.