Suriye devleti laiktir ancak hakim
ve egemen olan Sünniliktir. Bu mezhep kökenli insanların devlette yer alış oranı
%75 oranındadır. Aleviler, diğer azınlıklar gibi laiklik zeminini güvencesi ile
rejimin arkasında sağlam durmaktadırlar. Suriye’ye yönelik silahlı şiddete
karşı yönetimi savunan temel güç de Sünni mezhep mensubu inançlı ve laik halkı
ile Hıristiyanlar, Aleviler, Dürziler, Süryaniler, Kürtlerdir.
“Suriye’de Alevi azınlık iktidarı” iddiasının
hiçbir doğru zemini yoktur. Ancak bir mezhep iktidarından bahsedecek olursak, Suriye
devleti Sünni bir devlettir. Alevilik Suriye de resmi hiçbir yeri yoktur.
Devletin din işleri Vakıflar Bakanlığınca (Vizaret el Avkaf) yönetilir. Ve bu kurum Türkiye’de olduğu gibi tamamen
Sünnilerden oluşur. Hıristiyanların ise yarı resmi din işleri vardır. Ancak
Alevilik adına ise resmi hiçbir kurum yoktur.
Ayrıca devleti oluşturan tüm yetki
ve idari merkezleri yöneten yetkililerin mezheplerine kısaca bakıldığında; Başbakan, Genel Kurmay Başkanı ve Savunma
Bakanı ve pek çok başka bakan Sünni mezhebinden olduğu görülecektir.
14 ili olan Suriye’nin, Humus,
Tartus ve Lazkiye dışındaki illerde bir Alevi yerleşimi yoktur. Bu illerin de
vali, komutan gibi merkezden atananlar arasında da ezici çoğunluk Sünni’dir
Altını çizerek bir kez daha
belirtmek gerek; Suriye’de Alevilik resmi olarak yoktur. Buna karşın, Sünnilik
Suriye devletinin resmi mezhebidir.
Suriye Vakıflar bakanlığı,
ülkemizdeki diyanet işleri başkanlığı yerini tutar. Bu bakanlık eskiden beri
sadece Sünni biri tarafından idare edilir. Bu bakanlığın bütçesi eğitim bakanlığı bütçesi
kadardır. Bölgede yaşayan Alevilerin söylemine göre, “ Bu
kurum her türlü vakıf konusuyla ilgili olmasına karşın, Alevi makamları,
türbeleri ve ziyaretgâhlarıyla ilgi olarak, tarihi boyunca tek kuruşluk bir harcaması
olmamıştır. Alevilerin kutsal yerlerine
hizmet götürmek için özel, özgün hiçbir katkı yapılmamıştır.”
Diğer yandan ise ülkedeki maddi
kaynakların dağılımına baktığımızda durum çok daha açık bir biçimde
görülecektir. Suriye’nin en yoksul kesimlerinden
birisi, hala Alevilerdir; en az imar edilmiş beldeler, Alevi beldeleridir,
köyleridir.
Hafız ve Beşşar Esad’ın doğduğu bölge
olan Kırdaha dağ şeridinde bu durum çok daha bariz bir şekilde görülebilir. En çok işsizlik, en verimsiz topraklar, dağ ve
kayalık alanlar Alevi topluluğunun temel yaşam alanı olarak, öylece kalmıştır.
Ayrıca Suriye’de Alevi bayramı da
Resmi değildir, yasaktır. Suriye’de bu kutsal bayramlar, gizlilik içinde
yapmaya devam ediliyor. Aleviler için en önemli kutsal günü olan Gadir bayramı
(Hz. Muhammed tarafından Hz. Ali’ye tevdi edilen hilafetin ilan günüdür.). Suriye’de
resmi bayram değildir. Sünni vakıflar bakanlığının bir açıklama ile bile bu
bayramı kutlamaz ve yok sayar.. Buna karşı Sünni bayramların ve kutsal gece ve
kandillerin istisnasız tümü resmi bir tatil günüdür ve kutlamaları için devlet
bütçesinden ödemeler yapılır.
Çok önemli bir gösterge de, eğitim
kurumlarında ki din derslerinde ortaya çıkmaktadır. Suriye’de ilkokuldan lise
sona kadar “din terbiyesi” adı altında bir ders okutulur. Bu derse Hıristiyan
çocukları girmez. Ancak Alevi çocukları, Müslüman oldukları için girmek
zorundadır. Bu derslerde sadece Sünni eğitimi verir. Alevi çocukları ise bunu
öğrenmeye mecburdur. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Suriye’de de bu derslerde tek
satır, Alevilik yer alamaz.
Resmi olarak yasak olan bir
mezhebin, resmi olarak var olan ve egemen olan mezhep üzerinde nasıl baskı
yapabileceği düşünülmelidir. Suriye de Alevi halk vardır ancak Alevi iktidarı yoktur ve olmamıştır.