YERALTINA İNMELİYİZ…
Yeraltına çekilmeliyiz…
Çocuklarımız, dostlarımızı ve ekmeklerimizi
yanımıza alıp, yeraltına çekilmeliyiz.
Gizlice yaşamalıyız, konuşmadan,
sessizce, gülümseyerek.
İtirazlar büyüterek, kuytu
köşelerde, gülümseyerek yaşamalıyız.
Sendikalarımızı, derneklerimizi,
partilerimiz, vakıflarımızı ve tüm emek verdiğimiz kurumlarımızı alıp yanımıza,
yeraltına inmeliyiz.
Yeraltında yazmalı kitaplarını
yazarlarımız, gazetecilerimiz yer altından haberler toplamalı, gazetelerimiz,
dergilerimiz yeraltında çıkmalı.
Şairlerimiz gizlendikleri
yerlerden yazmalı isyan şiirlerini.
Aşklar yer altında yaşanmalı,
çocuklarımız yeni oyunlar bulmalı yeraltına dönük…
Güneşimiz de yanımıza alıp yeraltına
inmeliyiz…
Yer altını yer üstü yapmalıyız,
tüm yaşamı taşıyarak…
Aşklar besleyerek, özlemler
çoğaltarak ve bir gün diyerek umutluca, yeraltına inmeliyiz.
Bütün bir halkı bir gece ansızın
yer altına taşımalıyız.
Gizlice…
Tutsaklarımızı, çaresizlerimiz,
acılı analarımızı, yoksullarımızı ve yıkılmışlarımızı yanımıza alıp, inmeliyiz
yeraltına…
Yaşamı taşımalıyız yeraltına,
yaşatabilmek için umut yıktıklarımızı…
Yer altında olmalıyız,
koruyabilmek için çocuklarımız, gençlerimizi…
Yer altında olmalıyız, toprağın
damarına ulaşmak için…
Gizlice gülümseyerek, bize el
sallayan güneşe, yüreklerimizi yer altına taşımalıyız…
Ölümlerden, nefretten, kinden ve
sevgisizlikten korumak için kendimizi, yeraltına çekilmeliyiz.
Yüreğimizin altından çıkıp, umut
bileyerek yarına, yeraltına inmeliyiz…
Özgürleşmeliyiz…
Gülümsemeliyiz…