12 Nisan 2010 Pazartesi

NERDEN BAKSAN ÖZENSİZLİK!


Özen…
Özen göstermek.
Yaşama ve insanlara özen göstermek. İnsana özen göstermek, insan ilişkilerine ve ilişkilerde ortaya çıkan değerlere özen göstermek…
Her şey özensizlikte ortaya çıkıyor. Yanlışlar, hatalar, insan harcamaları, harcanmalar. Yaşamda karşımıza çıkan hemen her olumsuzluk, özensizlikten kaynaklanıyor gibi… Gerekli özeni, hak edilen özeni göstermediğimizde, sonuçlar hep olumsuz oluyor. Yaşamın her alanı için bu büyük bir sorun… İşte, evde, sokakta veya siyasette… Çok zor olmayan ancak genellikle es geçtiğimiz, üzerinde bir parça düşünsek asla hata yapmayacağımız böylesi bir konuda, hep yetersiz kalıyoruz… Yetersizliğimiz bütün bir yaşamımızı etkiliyor. Ancak biz yinede pek oralı olmuyoruz… Fark etmiyoruz,edemiyoruz…

Siyasetin objesi insandır. Bunu biliriz ama yine de insana özen göstermeyiz. İnsanı, gereklilik anlamında obje yaparız. Odaklaştırırız ama hak ettiği özeni o insana gösteremeyiz. Birey olarak insan gözetilmeden, insanı merkezine oturtmuş bir siyasetin başarılı olma şansı var mıdır? Birey insan bu değer farklılığını mutlaka bir biçimde görecek ve kendini çekecektir. Solda genel bir sorundur. Hareketinin her noktasına insanı koyan Sol, birey insana karşıda bir o kadar özensiz davranır. Kimi zamanlar bir adım daha öteye gidip, insan öğüteni de ortaya çıkar. İnsan tüketerek bir adım ileriye gitmek, kesinlikle mümkün değildir. İnsan yaşamın objesi ise, her eylemde ona dönmek gereklidir. En azından her adımda özen göstermek gerek. Diğer anlamlarda başarılı olmak, kazanmak, insana dönük erdemli olmak olası değil. Bunu bir yerlere kalın hatlarla yazmamız gerek. Solun tarihi bu özensizlik sonucu yaşadığı travmalarla doludur. İnsanı kendinden kaçıran solun, yaşamda egemen olmasını beklemek, en iyi niyetli tanımlama ile safdilliktir.

Günlük yaşamımızda da bundan farklımıdır durum? Özensizliklerden yaşadığımız mutsuzluklarımız az mıdır? Hemen her adımda yaşadığımız bireysel sorunlarımız bu özensizliklerimizden kaynaklanır. İnsan üzerine biraz özen, biraz çaba biz çok şey kazandıracaktır. Yaşamın her alanında bu farkı hemen görmemiz mümkün… İnsanı sevmeyen, insan ile yaşamı paylaşma yönünde çaba göstermeyen, insan ilişkilerinde özensiz olan insanın, mutlu olma şansı yoktur. Tabi ki mutlu olmayı bilen ve fark edenler için bu böyledir. Mutluluğun ne olduğunu bilmeyen, bunu far edemeyen, kendi kaosunda yaşayan insanların, insan diye bir kaygı taşıması zaten söz konusu olamaz. Sözümüz bunu bilenlere, fark edenlere. Farkında olarak yaşama kararlılığında olanlara.

Diğerleri mi?

Onlar için söze ne gerek var. Onlar, var oluşlarıyla sözün ötesine geçmişlerdir. Sözü tüketmiş, insanı tüketmiş, kendilerini tüketmişlerdir.

Bizden uzaklardır.