14 Mayıs 2010 Cuma

MERHABA DEDİM,KENDİME.

Çokça zamandır kendime merhaba diyemedim. Selam verip, iç dönmedim. Kendime yönelip, ben ile uğraşmadım…. Canım çok yandığı için olmalı, uzun süreden sonra ilk kez kendime merhaba dedim…

Kendimle hep uğraştım. Yaşamın iniş çıkışlarında hep kendimi sorguladım. Acı çektiğim anlar, canımın çok yandığı anlar, kendimden intikam alır gibi, hırpalıyorum kendimi. Özellikle son iki yıldır, yapıp etmelerimle, ilişkilerimle, tarzımla ve özensizliğimle çok yetersiz kaldığımı düşünüyorum. Yeterince ben olamadım. Veya ben olma noktasında yeterince özenli davranmadım. Bir boş vermişlik, bir umursamazlık, bu kabulleniş genel olarak belirgin oldu.
Her şeyi düşünüyor olma noktasında kendimle övünen ben, son yıllarda düşüncesizce, üzerine kafa yormadan pek çok şey yapmışım. Bu konuda kendime fazladan güvenmişim. Ve yanılmışım… Yanlış ilişkiler kurup, yanlış insanları yaşamıma sokmuşum. Yanlış insanlara sırt dönmüşüm, güvenmişim. Yanlış insanlarla yanlış yaparak, pek çok insanı üzmüşüm. Bunu fark ettiğimde pek çok yanlışın içindeydim.

İnsan…
İnsanı hep gözettiğimi düşünürken, özensizliğimle kimi insanları çok çok üzdüğümü, kırdığımı görüyorum.Ama kesinlikle böyle bir şey yapayım diye yapmadım. Üzeceğimi bilseydim kesinlikle pek çok şeyi yapmazdım… Düşünemedim. Bu anlamda yetersiz kaldım…

Güven, benim yaşamımda hep önemli olmuştur. İnsanı yaşama bağlayan şeyin, güvendiği insanlar olduğunu, dostları olduğuna hep inanmışımdır. Yakınımdaki insanlara hep inanmış ve güvenmişimdir. Ama bir güven yıkıldı mıydı; kolayca toparlayamıyorum kendimi… Savaşın orta yerinde, düşmanla göğüs göğüse çarpışırken, arkadan hançerlenmiş gibi hissediyorum kendimi. Gardım düşüyor, kendime güvenim yıkılıyor. Bir anlamda her şey anlamsız geliyor. İçime kapanıp, kendime küsüyorum. Hayalet gibi günlük yaşamı atlatırken, değer verdiğim her şeyden kopuyorum.

Neden bunu yapar ki insanlar, neden dik durmazlar, neden net olmazlar, neden her taraflarını oynatırlar, neden kompleksli olurlar ki. Bir insanı yıkmak, insanı nasıl mutlu eder ki. Hiç anlam veremiyorum. Yetersiz insan refleksi diyorum, ama kavram yetersiz kalıyor.

Boğuşuyorum. Önce kendimle, sonra doğru bildiklerimle. Her şey yanlışa varıyor. Sevmeyi bilmiyorum, belki ondandır. Kendimizden başlayarak, insanı sevmediğimi düşünüyorum. Sevdiğimizi sandıklarımıza da acı çektiriyoruz. Sevgiyi katlediyoruz. Yaralarımız kanamıyor artık. Acı heybetini kaybediyor. Yüreğimiz yüreksizleşiyor. Ve biz, biz olmaktan çıkıyoruz.

Yaşama altın vuruş yapmak istiyorum… Nasıl yaparım bilmiyorum ama bunu kesinlikle yapmalıyım. Tüm becerimi ve bilgimi kullanıp, yaşamın altın vuruşunu bulmalıyım. Ve alt etmeliyim yaşamı…

Yaşamıma bir biçimde bulaşmış her insandan, kendimden uzaklaştığım için, özür dilemem gerektiğini düşünüyorum. Kendim bildikleri için bana bulaşanlardan başlayarak. Neyi değiştirir bilmiyorum ama denemem gerek…

Ve kendime söz vermeliyim, kendim olacağıma…. Özen gösterip, insanı gözeteceğime. Hiç kimse özen göstermez ise göstermesin, kimse insanı gözetmez ise gözetmesin, ben gözeteceğim. Çevremde ki insanları gözettiğim ve özen gösterdiğim anlamda ben, ben olacağım…
Ben, yeni baştan ben olmakta, kararlıyım…